Yukarıdaki
harita (1) 23.03.2013 tarihli Milliyet Gazetesi’nde “Genişleme mi dayanışma
mı?” başlıklı haberin eşliğinde verildi.
Haber
kısaca “Suriye’den bölünecek kısım Musul ve Kerkük de dahil Kuzey Irak ile
birleştirilip Türkiye’ye katılacak. Böylece Türkiye’nin kurulduğu tarihten beri
özlemi olan Misak-ı Milli gerçekleştirilmiş olacak” mealindeydi.
Nereden
çıkmıştı durup dururken bu haber, bu “Misak-ı Milli” konusu?
Abdullah
Öcalan’ın Diyarbakır’daki 2013 Nevruz kutlamaları sırasında okunan mesajında
yer alan “Misak-ı Milli” vurgusu üzerine birkaç yazar ve profesörün
değerlendirmelerinin neticesinde oluşturulmuştu haber.
Pek
yankı bulmadı.
Böyle
bir oluşum Türkiye'nin demografik yapısını altüst edecek nitelikteydi.
Ben
de 24.03.2013 tarihinde “Ne Şam’ın Şekeri, Ne Arap’ın Yüzü”
(www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=113550) başlıklı
bir yazı yazmıştım.
Aradan
zaman geçti. Derken yıllar yılı huzur içinde yaşadıklarını sandığımız Suriye
bir anda karıştı. Özellikle kuzeyinde iç savaş başladı. Akın akın Suriyeli
göçmenler hücum etti sınırlarımıza. Saddam zamanında da böyle olmuştu. O zaman
olduğu gibi “bu gelenleri sınırdaki kamplarda tutarlar, savaş bitince de
ülkelerine gönderilirler” sanıyorduk hepimiz. Öyle olmadı. Ülkenin her yerine
dağıldılar.
Suriye
karışınca Özgür Suriye Ordusu, PYD falan bir anda ortaya çıkıverdi.
Suriye
sınırı en güvenli olan sınırlarımızdan biriydi. Sonra Apo’nun Suriye’de olduğu
ortaya çıktı. 1999 Yılında Suriye Türkiye’nin baskısıyla zorunlu olarak
sınırdışı etti Apo’yu. 2002’den sonra ise Suriye Devlet Başkanı Esat Kanka’mız
oluverdi. Sabah kahvaltısı Şam’da yapılıyor, Akşam yemeği Bodrum’da
yeniliyordu. Suriye karışınca kankamız olan Esat’ta isim değiştirerek Esed oldu
(Esat’la Esed arasında ne fark var anlayamadık cahil kafamızla). Kanlı bıçaklı
düşmanımız oldu Esed.
İç
savaş tüm şiddetiyle sürerken Suriyeli Muhaliflerin rengi de yavaş yavaş
anlaşılmaya başlandı. Gidişat bir Kürt Devleti’ne doğruydu. Kanton bölgeler
oluşturulmuş, bu bölgeler arasındaki kopukluklar kapatılmaya çalışılıyor,
yumurtadan yeni çıkan Karetta kaplumbağalarının denize ulaşmaya çalışması gibi
Akdeniz’e ulaşmak için koridor açılmaya çalışılıyordu.
Ne
oldu ne bitti anlayamadık. Bir anda IŞİD diye bir şey çıkıverdi ortaya. Kimi
dedi bunlar Amerika ile İngiltere ajanlarının oluşturduğu yeni bir yapılanma,
kimi dedi onların tam zıtları. Bir anda Kuzey Suriye’nin tamamını, Kuzey
Irak’ın büyük bir kısmını işgal ediverdiler. Kelle kesiyorlar, acımadan insan
öldürüyorlardı hunharca. Özgür Suriye Ordusu buhar oldu, PYD MYD duman oldu,
Kobani’ye ağıtlar yaktı birileri. 150 kahraman Kuzey Iraklı törenle Suriye’ye
geçti IŞİD’le savaşmaya.
ABD
planları altüst oldu.
Kuzey
Iraktaki Bölgesel Kürt Hükümeti perişan durumda şimdi. Önce 2015 yılındaki tüm
yatırımlarını, ardından 2016’dakileri iptal ettiler. Halk aylık 100 Doların
dışında bankadan para çekemez oldu. Halen savaş halinde bulunan kahraman (!)
Kuzey Irak Yönetimi IŞİD’e karşı bir karış ilerleyebilmiş değil. Bölgeyi
şekillendirmeye çalışan ABD ve müttefikleri IŞİD mevzilerini bombalıyor.
Toz
duman arasında netleşmeye başlayan bir şey var; önce PYD’nin, ardından IŞİD’in
işgal ettiği bölge haritası (2). Yukarıdaki ikinci haritada Irak kısmı
gözükmüyor. Orada zaten Kuzey Irak Bölgesel yönetimi var. Oranın sınırlarını da
ikinci haritaya ekleyince birinci haritayla nasıl da üst üste örtüşüyor. 1.
harita oluşuyor. Oluşuyor da bu bölge Türkiye’ye mi bağlanacak? O Milliyet
Gazetesindeki haber yorum gerçekleşecek mi? Misak-ı Milli mi gerçekleşiyor?
Hiç
sanmıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin en yetkililerinden biri Al Jazeera televizyonuna verdiği özel
mülakatta Kuzey Suriye’de bir tampon bölge oluşturulması gerektiğini söyledi.
Yerleri isim isim belirtilen güvenli bölge tam da 2. Haritayı kapsıyor. Kuzey
Irak’ı da kapsayan benzer haritalar da var; sınırları Akdeniz’e ulaşmış Büyük
Kürdistan haritası. Nihai hedefte Türkiye’nin bir bölgesini de kapsayan Büyük
Kürdistan.
ABD
ve müttefikleri bir şeyler oluşturuyorlar. Ne oluşturdukları da çok belli
aslında. Bu oluşumun 3 yıl, 5 yıl, 20 yıl sürmesi hiç önemli değil onlar
açısından. Zira defalarca görülmüştür ki ABD ileriye dönük olarak planını
yapar, şartlarını olgunlaştırır, gidişat öyle bir hale gelir ki gayet doğal,
olması gereken olmuş gibi algılanır her şey. O arada kullanacağı argümanları da
itinayla kullanır, gün gelir kullandıkları işe yaramaz hale gelince çöpe atar,
olay biter. Örneklendirmeye kalksak ohoo..! Saddam, Kaddafi, Mübarek vs. Pek
çok.
Şşşıııt
oluşum oluşuyor, sesinizi çıkarmayın..!
Allah
sonumuzu hayır eylesin. İnşallah.
Suat
Zobu
14.08.2015
0 yorum: "Suriye'de Şartlar Olgunlaşıyor"