Millî
Mücadele, Türk ulusunun içteki ve
dıştaki düşmanlarına karşı, varlığını ve bağımsızlığını korumak için Atatürk’ün
önderliğinde, maddî ve manevî tüm
olanaklarını seferber ettiği bir dönemdir.
Millî
Mücadele, sadece belli bir zümrenin eseri değildir.
Millî
Mücadele’ de, vatanını ve milletini seven herkesin emeği, alın teri ve kimilerinin canı ve kanı vardır.
Ayrıntıları
fazlaca bilinmemesine rağmen, Millî Mücadele’ ye ruh verenlerden bir kısmı da,
din adamlarıdır.
Örneğin,
İzmir’in işgalinden sadece dört saat gibi kısa bir süre sonra düzenlediği
mitingde ; Denizliler, “ İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini
bir görevdir” diyen Müftü Ahmet Hulusi Efendi’ nin etrafında hemen
toplanmışlardı. Halkla bütünleşen Ahmet Hulusi Efendi, Denizli ve çevresinde
etkili olmuş ve daha sonraki günlerde Millî Mücadele için önemli hizmetlerde
bulunmuştu.
Öte
yandan Yunan işgali öncesinde, İzmir’ de düzenlenen mitingde, İzmir Müftüsü
Rahmetullah Efendi, vatan sevgisinin imandan olduğunu, İzmir’ in asırlardır
ezan sesleri yükselen semalarında kulakları tırmalayan çan seslerine
katlanmaktansa, şerefle ölerek şahadet şerbetini içmenin daha iyi olacağını
açıklayarak konuşmasını şöyle bitirmişti:
“…Kardeşlerim…Ciğerlerinizde
bir soluk nefes kaldıkça, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanımızı
düşmanlara teslim etmeyeceğinize Kuranı Kerim’ e el basarak benimle birlikte
yemin ediniz.”
İzmir
Valisi İzzet Bey’ in, Yunan işgaline karşı çıkılmaması emri üzerine ; “ Vali
Bey, bu sakalım kanımla kızarabilir, ama bu alına Yunan alçağını sükûnetle
selâmlamış olmanın karasını sürerek huzur-u ilâhiye çıkamam” diye haykıran da, İzmir Müftüsü Rahmetullah
Efendi’ ydi.
İzmir’in
işgali üzerine, 16 Mayıs 1919 günü, Denizli- Sarayköy’de işgali telin mitingi
düzenlenmişti. Bu mitingde, İlçe Müftüsü
Ahmet Şükrü Efendi, halka, İzmir’in kâfir Yunanlılar tarafından işgal edildiğini,
bu kâfirlerin bulunduğu yerde namaz kılınamayacağını ve kılınmasının caiz
olmadığını bildirerek düşmana karşı konmasını istemişti.
İzmir’in
işgalinden sonra Müftü Âlim Efendi,
Kırkağaç
Müftüsü Hacı Rıfat Efendi,
Burhaniye
Müftüsü Mehmet Muhip Efendi,
Edremit
Müftüsü Hafız Cemal Efendi,
Tire
Müftüsü Sunullah Efendi, Yunan işgalini din açısından değerlendiren bir fetva
vermişlerdi.
Bu
fetvada, Yunan işgali ve zulmünün haksızlığı belirtildikten sonra,
buna karşı fiilî mukavemetin yani cihad
yapmanın farz olduğu açıklanıyordu.
Ayrıca fetvada;
Yunanlılar’la
birlikte Damat Ferit Paşa hükümetinin tel’in edildiği de vurgulanmıştı.
Bundan dolayıdır ki, fetvayı veren din
adamları Yunan makamları ve hem de İstanbul’ daki Osmanlı hükümeti tarafından idama mahkum edilmişti.
Manisa’da Manisa Müftüsü Âlim Efendi, Cemiyet- i
İslâmiyye adıyla bir örgüt kurarak faaliyete geçmişti. Fakat çalışmalarının
Yunanlıları rahatsız etmesi ve yukarıda adı geçen fetva dolayısıyla idama
mahkum edilmesi üzerine Balıkesir’e geçerek Redd-i İlhak Kurulu’nda
faydalı hizmetlerde bulunmuştu.
Âlim
Efendi, 4 ncü Balıkesir Kongresi’ ne delege olarak kabul edildi ve Heyeti
Merkeziye’ nin fahri üyesi oldu.
Din
adamları, Millî Mücadele kıvılcımını ateşlemekle kalmadılar. Kimileri ellerinde
silâh, beldelerini de korudular.
Örneğin, Isparta’da Hafız İbrahim Efendi, DEMİRALAY ;
Afyonkarahisar’da
Hoca İsmail Şükrü, ÇELİKALAY adlarında gönüllülerden alaylar teşkil ettiler.
Mustafa
Kemal Paşa’ya, “ Paşam, bütün Amasya emrinizdedir” diyen Müftü Hacı Tevfik
Efendi ;
Millî
Mücadele’nin meşru olduğuna dair fetva veren Ankara Müftüsü M. Rıfat Efendi ve
isimlerini burada yazamadığımız nice
isimsiz din adamlarımız asla unutulmamalı ve her zaman saygıyla anılmalıdırlar.
Türk
Kurtuluş Savaşı, yani Millî Mücadele’ den yana olan tüm din adamlarımızı bu
vesileyle rahmetle anıyorum, nur içinde yatsınlar !..
0 yorum: "Kurtuluş Savaşı’nda Din Adamları"