pencerenize karartın vururdu ben sokakta dururdum

o cumbalı evinizin balkonundan bakardın

uykusuz geçerdi gecelerim gurur yapar sana diyemezdim

ben ekmek aş yiyemezdim ey yar yiyemezdim

Comments

11 Haziran 2015

Koalisyon, ama..!


(BU YAZI 11.06.2015 TARİHİNDE YAYINLANDI)
2015 Genel Seçimleri yapıldı ve 4 parti barajı aştı. Memleketimize hayırlı olsun. AKP 258, CHP 132, MHP 80, HDP ise 80 milletvekilliği kazandı (An itibarı ile HDP 81, MHP 79’da olabilir) . Bu sonuçlara göre hiçbir parti tek başına iktidar olamadığı gibi 13 yıllık AKP’nin tek başına iktidarlığı da sona ermiş oldu.
 

Devlet Bahçeli seçim sonuçlarının açıklandığı akşam basın mensuplarının karşısına çıkarak “hiçbir şekilde koalisyona girmeyeceklerini” açıkladı. Belki de erken bir açıklamaydı.

Koalisyon hükümeti kaçınılmaz artık.

Çeşitli alternatifler var. AKP-CHP koalisyonu konuşuluyor, hangi bakanlığın kimde olacağı dillendiriliyor. Bir yandan da CHP-MHP-HDP koalisyonundan bahsediliyor. Bu olmaması gereken / olamayacak bir koalisyon bence. Olmamalı da.

AKP-HDP koalisyonu uzak ihtimal değil. Berikilere /ŞARTLARI ÇOK AĞIR OLAN/ formalite icabı bir teklifte bulunulacak sonrada "NE YAPALIM ONLAR KABUL ETMEDİ, BİZ DE ÜLKE HÜKÜMETSİZ KALMASIN DİYE BUNLARLA KURDUK" diyecekler ve kendilerini haklı da çıkaracaklar.

MHP 1999 yılında yaptığı koalisyonda bir kaç hata yaptı. Halk bunu asla unutmuyor ve affetmiyor. Diğer yanda 1 milyon hata yapanları ise görmüyor. Bu AKP-HDP koalisyonunu da AKP açısından hata olarak kabul etmeyecek kimse. Büyük ihtimalle AKP-HDP koalisyonu kurulacak hem de MHP’yi haksız ve suçlu çıkararak. Sonra da BOP Projesini tamamlamak için istediklerini yapacaklar.

Başka bir alternatif olan CHP-MHP-HDP koalisyonu kurulursa AKP’nin eline çok büyük bir propaganda kozu geçmiş olur ki bu olay MHP’yi bitirerek tarihe gömer.

Kim kiminle hükümet kuracaksa kursun. MHP biraz beklemede kalsın bence.

MHP nedense kendini bir türlü anlatamıyor. HDP’li bir koalisyonu da asla kimseye anlatamaz.

Tıpkı Apo’nun idamını anlatamadığı gibi.

Peki o konu nasıldı..? Yani Apo’nun idamının yapılamaması…

APO Kenya’da ABD istihbaratı CIA tarafından yakalanarak 15 Şubat 1999 günü Türk Özel Timine (asılmamak kaydıyla ) teslim edildi. Bu sırada Bülent Ecevit başkanlığındaki DSP Azınlık Hükümeti görevdeydi. Öcalan’ın üzerinden Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu çıktı.

28 Mayıs 1999 tarihinde Bülent Ecevit’in Başbakanlığında 57. Hükümet olan DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti kuruldu.

Apo 31 Mayıs 1999’da Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından yargılanmaya başlandı.

29 Haziran 1999 TCK’nin 125.maddesine göre ölüm cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.

25 Kasım 1999 Yargıtay 9.Ceza Dairesi, Apo hakkında verilen idam cezasını oy birliği ile onadı.

Böylece Apo’nun idamına ilişkin iç hukuk süreci tamamlandı. Ancak Refah Partisi-DYP koalisyonu döneminde kabul edilen (1997 yılında ) 11 Nolu protokole dayanarak Apo, 25 Kasım 1999’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu ve dava sonuçlanana kadar infazın ertelenmesini istedi.

AIHM ise 30 Kasım 1999 tarihi itibari ile başvuruyu incelemeye aldı ve mahkeme iç tüzüğünün 39’uncu maddesi gereğince aşağıda belirtilen ihtiyati tedbire karar vererek:

“Başvuranın şikayetinin kabul edilebilirliğini ve esasını etkin bir biçimde sonuçlandırana kadar, idam cezasının infaz edilmemesi için gerekli bütün adımların atılması” nı istedi.

Peki, bu karar üzerine 57. Hükümet ne yapmıştır?

AİHM’nin bu kararı alması üzerine DSP-MHP-ANAP aşağıda yer alan tavrı benimsemiştir.

15 Ocak 2000 tarihinde liderler zirvesi yapıldı. Alınan karar metni şöyledir:

1) İdam cezasının değişmesi mümkün değildir.

2) Süreç tamamlandığında dosya, idamın infazı için meclise gönderilecektir.

3) Bu karar terör örgütü tarafından Türkiye aleyhine kullanılırsa AİHM kararı beklenmeden infaz sürecine derhal geçilecektir.

Bu karar Apo’nun idamdan kurtulamayacağına dairdir.

MHP’nin hükümet ortağı olduğu dönemde terör, savaş ve çok yakın savaş suçlarına ölüm cezası verileceği hükmü de kondu.

Buna ilişkin Anayasa değişikliği 03 Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı kanunla gerçekleştirildi.

Fakat idam cezasının AB önünde engel olduğunu söyleyerek kaldırılması ile ana dilde öğrenim ve televizyon yayınını içeren uyum yasası hakkında 07 Haziran 2002 tarihinde Cumhurbaşkanının başkanlığında liderlerin katıldığı bir AB zirvesi toplanmıştır.

Bu zirve sonrası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli düzenlediği basın toplantısında aynen şunları söylemiştir.

(07 Haziran 2002)

“Geldiğimiz bu noktada, 10 ila 12 yıl sürecek bir müzakere sürecinin başlatılması için bir tarih verilmesinin bile, Ulusal Programın çerçevesinin dışında kalan bazı konularda ilave adımlar şartına bağlandığı görülmektedir.

Ön şart olarak dayatılan bu talepler, idam cezasının bu safhada terör suçlarını da kapsayacak şekilde kaldırılması ve ana dilde eğitim-öğrenim ile TV. Yayını yapılmasına imkan verilmesidir. Bugün dayatılmak istenilen üç konu ile Kıbrıs konusunda karşımıza çıkartılan denklemi, MHP’nin bugünkü konjonktürde kabul etmesi hiçbir şart altında mümkün değildir”.

03 Ağustos 2002 tarihinde TBMM’de “İDAM CEZASININ KALDIRILMASI” için oylama yapıldı. Yapılan bu oylamada 320 milletvekili “EVET”, 117 MHP Milletvekili “HAYIR” oyu kullandı. Oylama sonucu 4771 numaralı kanunla idam cezası kaldırılmış oldu.

EVET DİYEN MİLLETVEKİLLERİNİN VE PARTİLERİNİN TABLOSU ŞÖYLEDİR:

AKP : 41 Evet

ANAP : 76 Evet

DSP: 55 Evet

DYP : 65 Evet

SP: 22 Evet

YTP : 50 Evet

Bağımsızlar : 11 Evet.

Kanunun tamamının oylanmasında da MHP milletvekillerinin dışında “HAYIR” diyen olmamıştır.

3 Kasım 2002 tarihinde erken genel seçimler yapılmış, meclise 2 parti AKP ve CHP girebilmiştir.
..


İdamın kaldırılmasında kimin evet oyu, kimin hayır oyu kullandığına şu linkten bakılabilir:





0 yorum: "Koalisyon, ama..!"