pencerenize karartın vururdu ben sokakta dururdum

o cumbalı evinizin balkonundan bakardın

uykusuz geçerdi gecelerim gurur yapar sana diyemezdim

ben ekmek aş yiyemezdim ey yar yiyemezdim

Comments

30 Haziran 2014

Dedem ve Dilenci

Dedemle ilgili de epey maceramız oldu.

Osman Dedem rahmetli hayırsever biriydi. Dilencileri falan boş çevirmezdi.

Bir dilenci gelmiş, Dedemin verdiğiyle yetinmemiş, "Yanıma birini ver de köyü beraber dolaşalım" demiş.

Dedem de dilencinin yanına beni verdi. Beraber köyü dolaştık. 11-12 yaşında falan ancak varım. Herkesten Allah razı olsun hiç kimse boş çevirmedi. Herkes bir şeyler verdi.

Epeyce bir şeyler birikti.

Tadı damağında kalmış olacak ki, aynı dilenci ertesi yıl gene geldi. Dedem "Hadi oğlum şunu bir daha dolaştır" dedi. "Ben utanıyorum, dolaştırmam" dedim.

Dedem ısrar ediyordu.

Bizim bağın yanında, Uzun Tarla'daki harmana kaçtım. Dedem peşim sıra harmana geldi, babam rahmetliye "Bu senin oğlun dilenciyi dolaştırmıyor" diye şikayet etti. Babama da aynı cevabı verdim. Babam da "Bu sefer de dolaştırıver" dedi. Tarlanın içine doğru anızdan koştum, babam da peşimden. Kısa sürede yakaladı, "Bak döverim, git şu işi hallet" dedi. Baktım pabuç pahalı, artık harmanda durmanın tarağı da geçti.

Köye döndüm, Ümmühan Teyzemgilin evinin orada bir yerlere saklandım. Dedem beni bulamayınca kendisi dolaştırmaya kalkmış. Bir kaç ev sonra yorulmuş. Dilenciye kendin dolaş demiş.

Dedemin baston menzilinin dışından ben de olayı takip ettim sonra. Hasılat oldukça düşüktü. Bir daha da gelmedi o dilenci.

Suat Zobu



0 yorum: "Dedem ve Dilenci"