Önce masumane başladı.
Taksim’de ağaç kesilmesine karşı çıkan çevreci bir
yaklaşım.
İnsanlar dolmuştu bir şekilde; yok açılım, yok akil
insanlar, TC, Cumhuriyet, 2 ayyaş, 4+4+4, Suriye, başkanlık sistemi vs. vs. O
nedenle toplumdan müthiş ilgi gördü eylemler. Hızla tüm yurda yayıldı.
Mevcut
iktidara oy vermeyenlerden, hatta gözü kapalı oy verenlerden bile destek gördü.
Hemen hemen bütün kentlerde eline Türk Bayrağı’nı alan meydanlarda aldı soluğu.
Polisin kaba davranışını, gaz yemeyi, cop yemeyi bile umursamadı kimse. Akşam
saat 21.00 olunca insanlar evlerinde ışık yakıp söndürerek,
pencerelerden-balkonlardan tencere tava çalarak, araba kornalarıyla destek
oldu.
Ulusal medya haberlerde vermese bile yayıldı bu eylemler.
Ancak…
Ancak her zaman olduğu gibi provakatörler çıktı ortaya.
Yaşlı başlı insanların efendice yaptığı eylemlere taşlı-sopalı vur-kır işleri
karıştı. Kim oldukları, neci oldukları belli olmayan yüzleri maskeli kişiler
çevreye ve insanlara zarar vermeye başladılar.
Otobüs duraklarından, bankamatiklerden, bir internet
kafeye ait bilgisayarlardan, işyerlerinden, sokaklardan, kaldırımlardan ne
istediler?
Kırıp dökmek mi Taksim’i veya ülkeyi kurtaracak?
Haklı bir eylemi haksız hale getirdiklerinin bilmem
farkındalar mı?
Hele hele camiye sığınanlar (!!!). O kutsal mekanda içki
içmek; ayakkabılarıyla, inançlı alınların secdeye vardığı halıların üzerinde
dolaşmak…
Neyin nesi Allah aşkına?
Bu insanlığa, farklı mezhep anlayışına, farklı din
anlayışına ya da dinsizliğe-ateistliğe sığar mı?
Sen kimsin, nesin, necisin, kendini ne sanıyorsun? Entel,
dantel, ne idüğü belirsiz oldun da ne oldu?
Bu iktidara oy vermem. Müslümanlığın ne bir partinin, ne
de bir grubun tekelinde olmadığına inanan, inançlı biriyim.
Masumane başlayan eylemlerin, maalesef provakatörlerin ön
planda olduğu bir ortama doğru sürüklenmesi, vatanını milletini seven bizleri
derinden üzmektedir. Duyarlı insanlarımızın bu tür provakatörlere izin
vermemeleri, içlerinde barındırmamaları gerekir...
Zira; BAŞKA TÜRKİYE YOK...
Bir şeyleri kırıp dökerek ülkemize zarar vermeyin.
Unutmayın ki;
iktidarlar, partiler, insanlar gelip geçicidir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ SONSUZA KADAR YAŞAYACAKTIR...
O KADAR...
Nice güzel, demokratik günlere erişmek dileğiyle…
Suat Zobu
.
0 yorum: "Ülkeme Zarar Vermeyin..."