Yandaki harita 23.03.2013
tarihli Milliyet Gazetesi’nde “Genişleme mi dayanışma mı?” başlıklı haberin
eşliğinde verildi. Haberin alt başlığında şu ifadeler yer alıyordu:
“Öcalan’ın ‘Misak-ı Milli’
vurgusunu uzmanlar farklı şekillerde yorumladı: Kızılkaya, ‘Ortadoğu
Konfederasyonu’na gönderme yaptı’, Ergil, ‘Sınıra değil Osmanlı halkları
arasındaki dayanışmaya bir gönderi’, Arıboğan ise, ‘Bölünme yerine ilerleme
vurgusu’ dedi”
Şimdi yukarıdaki haritaya
tekrar bakalım. İlk bakışta cazip geliyor değil mi? Musul-Kerkük bile bize
bağlanıyor. Musul-Kerkük deyince hepimizin yüreğinde bir yerler “cız” ediyor.
Oralarda bulunan 2-3 milyon Türk kardeşimiz de Anavatanlarına kavuşmuş olacak.
(Hadi bu Suriye-Irak kısmını anladık da, Yunanistan-Bulgaristan kısmından Batı
Trakya’yı da katmışlar. 12 Adalar bile var. Daha cazip olsun diye galiba.
Oraları nasıl alacaklarsa. “Eh ne yapalım birazı oldu, birazı olmadı” derler
herhalde)
Peki haritanın diğer
kısımlarında yaşayanlar.
Geçenlerde “ Suriye
Muhaliflerinin Türkiye’de bazı yerlere yerleştirilmesi düşünülüyor” şeklinde
bir haber okumuştum.
Haberin doğru olup
olmamasını bırakın, düşüncesi bile hoş değil.
O haberin üzerine yukarıdaki
haritayı oturtunca durum daha iyi anlaşılacaktır.
Bu haritanın bir an için
gerçekleştiğini, o bölgelerde yaşayan insanların Türkiye Cumhuriyeti (O zaman
ki devletin ismi ne olacaksa artık) vatandaşı olduğunu düşünün. Malum olduğu
üzere şu anda ülkemizde ikamet sınırlaması yok. İsteyen istediği yerde ikamet
edebiliyor. Kuzey Irak’tan, Suriye’nin Kuzeyi’nden gelecek insanların Ege
Sahillerine, Akdeniz Sahilleri’ne kendi imkanlarıyla gelip yerleştiklerini bir
düşünsenize…
Aman Allah korusun,
oralardaki demografik yapımız tamamen bozulacak, kendi ellerimizle ülke
toprağımızı başkalarına peşkeş çekmiş olacağız.
Bu kadar kötümser düşünmeyip
herkesin kendi bölgesinde ikamet edeceğini ama birleşmenin de gerçekleşeceğini
düşünelim. Şu bölgelerdeki nüfus işin içine girince herşeyimiz altüst
olacaktır.
Bu haritanın yorumundan
birinde “önce birleşme sonra ayrılık” diye bir tabir de var. Taşlar yerinden
oynadıktan sonra her şey olabilir…
Kendi toprağımız kendimize
yeter.
Aman aman ne Şam’ın şekeri,
ne de Arap’ın yüzü…
Suat Zobu
.
0 yorum: "Ne Şam'ın Şekeri, Ne de..!"