pencerenize karartın vururdu ben sokakta dururdum

o cumbalı evinizin balkonundan bakardın

uykusuz geçerdi gecelerim gurur yapar sana diyemezdim

ben ekmek aş yiyemezdim ey yar yiyemezdim

Comments

13 Aralık 2013

Tarihsel Süreçte Biz Türkler ve Kölelik



Tarihin başlangıcından beri varmışız ama hiçbir dönemde de bolluk içerisinde yaşamamışız.

..

Hani bir söz vardır: "İki Türk bir araya gelirse devlet kurar" diye.

Kim söylemişse doğru söylemiş. Devlet geleneğimiz binlerce yıl öncesine dayanıyor.

Bilinen askeri teşkilatlanmamızın tarihi Milattan Önce 209 yılından başlıyor.

Tam 2222 yıldır düzenli ordumuz var yani (2013 Yılında 2222).



Ondan önce?

İlla ki ondan öncesi de vardır; o gün birden bire ortaya çıkmadık herhalde.

...

Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor isimli iki romanı var (İki kitabın bir arada olduğu baskılar da var).

O romanlardan ilkinde Türklerdeki kış yaşamı öyle güzel tasvir ediliyor ki; onlarla birlikte siz de o yoklukları, o açlıkları hissediyorsunuz.

Kıl çadırlardaki soğuğu yaşıyorsunuz.

Hep yokluk içerisinde yaşamış bir milletiz yani.

Bilge Kaan’ın Orhun Kitabelerinde anlattığı gibi hep kıt kanaat yaşamışız.

...

Tüm yokluklara rağmen biz hiçbir zaman köle olmamışız.

Her dönemde bir ya da birkaç devletimiz olmuş.

Biz Türkler aynı zamanda hiç köle de kullanmamışız.

Peygamberimiz dönemi ve öncesi dönem Arap’larında yaygın olarak kölelik sisteminin olduğunu görüyoruz.

Aynı kölelik sisteminin Romalılar, Eski Yunanlılar, daha sonraki batılılar döneminde de olduğunu biliyoruz.

Aynı batılıların yüzlerce yıl Afrika’dan topladıkları yerlilerle köle ticareti yaptıklarını da herkes biliyor.

Ben bu güne kadar Türklerin insanları köle olarak kullandıklarını hiç duymadım, hiçbir yerde bu tür bir şey okumadım.

Biz hiçbir zaman köle kullanmamışız.

Kendi işimizi kendimiz yapmışız.

Eskiden "Hizmetkâr" dedikleri insanlar olurdu.

Bu insanlar köle değil, ücreti ile çalışan insanlardı.

İşleri bitince veya çalışma koşulları hoşlarına gitmezse özgürce ayrılıp gidebiliyorlardı.

Bu yüzden "köle" diye nitelendirilemezler.

...

Batılılar kölelik sistemi ile insanları acımasızca bedava çalıştırmışlardır.

Bedava çalıştırdıkları bu insan güçleri sayesinde inanılmaz servetlere kavuşmuşlar.

Bu sermaye birikimleri ile sanayi devrimini gerçekleştirmişler, büyük sanayi yatırımlarına yönelmişlerdir.

Avrupa tarihini incelediğiniz zaman derebeyler görürsünüz.

Bunlar elde ettikleri zenginliklerle muhteşem şatolar, malikâneler yaptırmışlar.

Zenginleştikçe bu zenginliklerini koruyabilmek için daha büyük şatolar, kaleler yapmaya, paralı askerler beslemeye başlamışlar, besledikleri paralı askerlerle güçlenerek komşu derebeylikleri ele geçirmiş, krallıklar kurmuşlardır.

Köle çalıştırmanın, bedava insan çalıştırmanın tadını bir kez alan batılılar bununla yetinemez olmuşlar.

Büyük gemilerle denizaşırı yerler keşfetmeye başlamışlar.

Bu yeni keşfettikleri yerlerin insanlarını, ellerindeki değerli eşyalarını, değerli madenlerini kısaca tüm kaynaklarını sömürmeye başlamışlar.

Zenginliklerine zenginlik katmışlar.

Biz? Biz fethettiğimiz yerleri sömürmeyi bırakın, oradaki insanlara hizmet götürmüşüz, oralarda mimari eserler yapmışız. Doğru dürüst vergi bile almamışız.

...

Günümüzde Avrupa’yı dolaştığınız zaman hemen hemen her yerde bu görkemli şatoları, malikâneleri, sarayları, kaleleri görmeniz mümkündür.

Hepsi de sapasağlam ayaktadır çünkü Kont bilmem ne sülalesi hala içinde yaşamaktadır.

Ben bir mimar olarak bizde bu tür yapıların neden yapılmadığını, sivil mimarinin neden gelişemediğini, 100 yıldan öteye neden bir sivil yapının gidemediğini kafamda hep sorgulamışımdır.

Sonunda cevabını da buldum galiba; sivil mimarinin gelişememesi, sivil sermaye birikiminin olmamasındandır.

Devlet kanalıyla ihtiyaçtan kaynaklanarak yapılan, batıya göre pek az sayılabilecek, oldukça mütevazi bazı yapılar günümüze kadar ulaşabilmiştir. Osmanlıya 470 yıl başkentlik yapmış bir İstanbul'da kaç tane prestij yapısı var ki?..

Bunlar da bir kaç cami, bir kaç han-hamamdan öteye gitmez.


Sevgiyle kalın...

0 yorum: "Tarihsel Süreçte Biz Türkler ve Kölelik"